Time Dergisi: Kürtlerin Talepleri Karşılanmadan Ortadoğu’da Barış Mümkün Değil

ABD’nin prestijli yayınlarından Time dergisinde yayımlanan bir makalede, Kürtlerin kültürel, dilsel ve siyasi taleplerine yanıt verilmeden Ortadoğu’da kalıcı barış ve istikrarın sağlanamayacağı vurgulandı. Yazıda, Kürt halkının bir asırdan fazla süredir verdiği özerklik ve bağımsızlık mücadelesine dikkat çekildi.

Dergi, “Tarih, Kürtlerin Taleplerinin Karşılanmasının Ortadoğu’da Barış İçin Temel Olduğunu Gösteriyor” başlıklı makalesinde, bölgedeki çatışmaların temelinde Kürt meselesinin çözümsüzlüğünün yattığını belirtti.

Dünyanın Devletsiz En Büyük Etnik Grubu

Sefa Secen ve Serhun Al tarafından kaleme alınan makalede, 30 milyonu aşkın nüfusuyla Kürtlerin, dünyada kendi devletine sahip olmayan en büyük etnik grup olduğu vurgulanıyor. Kürtlerin Irak, İran, Suriye ve Türkiye’ye dağıldığı hatırlatılarak, bu dört ülkenin de farklı yollarla Kürtlerin özerklik veya bağımsızlık taleplerini reddettiği ifade ediliyor.

Makalede, Türkiye, İran, Irak ve Suriye’nin Kürtlere yönelik baskı politikalarının bölgede sürekli çatışmalara yol açtığı belirtilirken, “Tarih bize açık bir ders veriyor: Kürtlerin kültürel, dilsel ve siyasi hakları tanınmadan Ortadoğu’da barış ve istikrar sağlanamaz” ifadesine yer veriliyor.

Kürt Mücadelesinin Tarihsel Süreci

Makale, Kürtlerin I. Dünya Savaşı sonrası Sykes-Picot Anlaşması ile dört farklı ülkeye bölündüğünü ve o tarihten bu yana bağımsızlık ya da özerklik mücadelelerinin çeşitli yollarla bastırıldığını hatırlatıyor.

Özellikle Türkiye’de 1920’lerden itibaren Kürt isyanlarının sert müdahalelerle bastırıldığı, İran’da 1946’da Mahabad Kürdistan Cumhuriyeti’nin kısa süren bağımsızlık girişimi, Suriye’de 1962’de binlerce Kürdün vatandaşlıktan çıkarılması ve Irak’ta Saddam Hüseyin’in Kürtlere yönelik soykırım politikaları gibi kritik tarihsel olaylara dikkat çekiliyor.

Makale, PKK’nin 1980’lerde “bağımsız bir Kürdistan” hedefiyle silahlı mücadeleye başladığını ve bu sürecin on binlerce insanın hayatını kaybetmesine yol açtığını hatırlatıyor. Aynı dönemde İran’da Kürdistan Demokrat Partisi (KDPİ) lideri Abdulrahman Kasimlo’nun “İran’da demokrasi, Kürdistan’da özerklik” sloganıyla barışçıl müzakereler çağrısında bulunduğu, ancak 1989’da İran ajanları tarafından suikasta uğradığı belirtiliyor.

Kürdistan Bölgesi’nin Özerkliği ve Rojava Deneyimi

1991 Körfez Savaşı sonrası Irak Kürdistan Bölgesi’nde fiili özerkliğin kazanılmasının Kürtler için önemli bir dönüm noktası olduğu vurgulanan yazıda, 2005’te Irak Anayasası’nda Kürdistan Bölgesi’nin federal statüsünün tanınmasının kritik bir kazanım olduğu ifade ediliyor.

Öte yandan, Suriye’de iç savaş sonrası Kürtlerin Rojava’da fiili bir özerklik ilan ettiği, YPG’nin IŞİD’e karşı mücadelesiyle uluslararası destek kazandığı ve bu süreçte Türkiye’nin YPG’yi PKK’nin bir uzantısı olarak gördüğü için Kürt kazanımlarına askeri müdahalelerde bulunduğu hatırlatılıyor.

Sonuç: Kürt Sorunu Çözülmeden Barış Hayal

Makalede, Kürtlerin özerklik ve bağımsızlık taleplerinin bölgede uzun vadeli çatışmalara yol açtığı, ancak baskı politikalarının bu mücadeleyi sona erdiremediği vurgulanıyor.

“Ortadoğu’da kalıcı barış için Kürt taleplerinin dikkate alınması şarttır” ifadesinin öne çıktığı yazıda, şu tespitlere yer veriliyor:

  • Tarih gösteriyor ki, Kürtlerin özgürlük mücadelesi baskılarla durdurulamaz.
  • Ancak, birleşik bir Kürt devleti kurma çabası, bölgedeki devletlerle yeni çatışmalara yol açabilir.
  • En iyi çözüm, tüm büyük etnik ve dini grupların eşit siyasi ve kültürel haklara sahip olduğu çoğulcu bir sistemin inşasıdır.

Related Articles

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *